Yapay zekâ yalnızca iş süreçlerini dönüştürmekle kalmıyor, aynı zamanda “çalışmak” kavramının kendisini de yeniden şekillendiriyor. CEO’lar bu süreci bir verimlilik devrimi olarak görürken, sahada görev yapan pek çok çalışan ise bunu “zorunlu çalışmanın yeni dönemi” şeklinde yorumluyor.
Temmuz ayı boyunca farklı sektörlerden uzmanlarla yapılan görüşmeler, AI temelli iş modellerinin çelişkili ve çok katmanlı bir tablo sunduğunu ortaya koyuyor. Verimlilik ve kâr önceliği artarken, istihdam azalması, hak ihlalleri ve insan emeğinin değersizleşmesi gibi sorunlar da daha belirgin şekilde ortaya çıkıyor.
Yönetici Gözünden: Verimlilik ve Tasarruf Yarışı
Şirket yöneticileri için yapay zekâ, zamandan ve iş gücünden tasarruf sağlayan bir araç olarak konumlanıyor. Danışman ve CEO Elijah Clark, birçok çalışanın yerine algoritmaların tercih edildiğini açıkça ifade ediyor. “AI grev yapmaz, zam talep etmez,” diyen Clark, yalnızca kendi liderliğindeki bir ekipten 27 öğrenciyi yapay zekâya devrettiğini belirtiyor.
Benzer şekilde, küresel danışman Peter Miscovich, AI’nin son 50 yıldır süregelen “baş sayısından kopuş” eğilimini hızlandırdığını belirtiyor. Yeni nesil ofislerin otel konforunda olacağını söyleyen Miscovich’e göre amaç, çalışanları cezbetmek. Ancak bu vizyonun ardında, %40’a varan işten çıkarma planlarının yattığını da açıkça dile getiriyorlar.

Görünmeyen Emek: Dijital Zorunlu Çalışma
Yönetim katında verimlilikten söz edilirken, emek cephesinde bambaşka bir tablo var. Amazon’da çalışmış Adrienne Williams’a göre, dijital çağda çalışanlar farkında olmadan veri üreterek yapay zekâ sistemlerinin gelişimine hizmet ediyor. “Veriniz üzerinden milyarlar kazanılıyor ama size hiçbir karşılık verilmiyor,” diyor.
Amazon Mechanical Turk gibi platformlarda çalışan Krystal Kauffman ise yapay zekâ patlamasının ardındaki insan gücüne dikkat çekiyor. Yapay zekâ sistemlerini veri etiketleme ve içerik denetimi gibi görevlerle besleyen bu çalışanlar, çoğunlukla görünmeyen, güvencesiz ve düşük maaşlı koşullarda çalışmak zorunda kalıyor.
İnsan Emeğinin Onuru: Vazgeçilmez Meslekler
Yapay zekânın baskısı altındaki dünyada, bazı işler hâlâ yerini koruyor. National Domestic Workers Alliance başkanı Ai-jen Poo, çocuk bakımı, yaşlılara destek ve hasta bakımı gibi “insan odaklı mesleklerin” otomasyon sürecine kolayca dahil edilemeyeceğine dikkat çekiyor. Bu işlerin yalnızca bir meslek değil, bir “çağrı” olduğunu belirtiyor.
Poo’ya göre ekonomik sistemin yeniden yapılandırılması gerekiyor. Asgari ücret artışı, sağlık hizmetlerine erişim, ücretli izinler gibi destekleyici politikalar, insanların bu temel hizmet alanlarında emek verirken aynı zamanda yaşamlarını sürdürebilmelerini sağlayabilir.
Gelecekte İki Yol Var: Derinleşen Eşitsizlik mi, Demokratik Teknoloji mi?
Yapay zekâ uzmanları, yakın gelecekte toplumun iki farklı olasılıkla karşı karşıya kalabileceğini ifade ediyor. İlk yol, verimlilik adına insan emeğinin dışlanması ve eşitsizliklerin derinleşmesi. Adrienne Williams bu senaryonun özellikle yoksul toplulukları daha da savunmasız hâle getireceğini belirtiyor.
İkinci yol ise daha katılımcı ve insan odaklı bir teknolojik gelecek. Poo, AI sistemlerinin çalışanlar tarafından şekillendirilmesi gerektiğini vurgularken, Kauffman da dijital emekçilerin örgütlenerek hak arayışına başladığını belirtiyor.
İşin Anlamı Yeniden Tanımlanıyor
Sonuç olarak mesele sadece işin AI’ye devredilmesi değil, insanlık tanımının da dönüşmesi. CEO’lar verimlilik ve kâr maksimizasyonu odaklı bir gelecek inşa ederken, çalışanlar işin yalnızca maddi değil, aynı zamanda onur, aidiyet ve toplumsal katkı içerdiğini hatırlatıyor.
Yapay zekânın iş gücünü dönüştürmesi artık kaçınılmaz görünüyor. Ancak bu dönüşümün insanlar için yıkım mı yoksa yeniden doğuş mu olacağı, bugün alınacak kararlarla belirlenecek.
