Yapay zeka modellerinin eğitilmesi ve çalıştırılması için gereken devasa işlem gücü, küresel enerji şebekeleri üzerinde beklenmedik bir baskı oluşturdu. Bu durum, çevre politikaları gereği kapatılması beklenen ve sadece talebin zirve yaptığı anlarda devreye giren “peaker” (pik) santrallerinin yeniden hizmete alınmasına neden oluyor.

Veri Merkezleri İçin Kesintisiz Enerji İhtiyacı

Veri merkezleri, doğası gereği 7/24 kesintisiz ve yüksek yoğunluklu enerjiye ihtiyaç duyar. Rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir kaynaklar, depolama teknolojileri henüz istenen seviyeye ulaşmadığı için bu sürekliliği tek başına sağlamakta zorlanıyor. Bu boşluğu doldurmak için ABD genelinde kömür ve doğal gazla çalışan eski santrallerin kullanım ömürleri uzatılıyor. Özellikle Virginia ve Ohio gibi veri merkezlerinin yoğunlaştığı bölgelerde, enerji şirketleri karbon emisyonu hedeflerini erteleyerek bu tesisleri çalışır durumda tutuyor.

Yenilenebilir Enerji ve Fosil Yakıt Çatışması

Teknoloji devleri Google, Microsoft ve Amazon, karbon nötr olma sözü verseler de yapay zeka operasyonlarının büyüme hızı, temiz enerji yatırımlarının hızını geride bırakmış durumda. Bu durum, bir yandan sürdürülebilirlik hedefleriyle çelişirken diğer yandan enerji güvenliğini sağlamak adına fosil yakıtlara olan bağımlılığı artırıyor. Uzmanlar, bu durumun enerji fiyatlarında dalgalanmalara ve iklim değişikliğiyle mücadele süreçlerinde yavaşlamaya neden olabileceği konusunda uyarıyor.

Enerji Sektöründe Yeni Yatırım Alanları

Bu kriz, aynı zamanda yeni fırsatları da beraberinde getiriyor. Eski santrallerin geçici bir çözüm olduğu bilinciyle; nükleer enerji, jeotermal kaynaklar ve gelişmiş batarya sistemlerine yönelik finansman akışı hızlanıyor. Geleceğin veri merkezlerinin, kendi enerji modüllerine sahip bağımsız yapılar olarak kurgulanması bekleniyor.

Cevap Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir