Türk savunma sanayisi, Roketsan tarafından geliştirilen TAYFUN BLOK-4 füzesi ile stratejik bir dönüm noktasına ulaştı. Roketsan Genel Müdürü, füzenin tanıtımında yaptığı açıklamada, TAYFUN’un sadece bir silah sistemi değil, aynı zamanda Türkiye’nin savunma alanında ulaştığı tam bağımsızlık yolundaki kritik eşiği temsil ettiğini vurguladı. Füze, yerli kabiliyetlerle kendi güvenlik kaderini belirleyen bir ülke olmanın en somut göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Savunma Teknolojilerinde Geleceğin Üç Ana Odak Alanı
Genel Müdür, önümüzdeki 10-15 yıl içinde savunma sektörünü kökten değiştirecek üç ana teknoloji alanına dikkat çekerek, bu alanlara yoğun yatırım yapılması gerektiğini belirtti:
- Yapay Zeka (AI): Savunma sistemlerinde karar alma süreçlerini hızlandıracak, tehditleri otomatik algılayacak ve otonom sistemlerin beyni olacak.
- Hipersonik Sistemler: Ses hızının beş katı (Mach 5 ve üzeri) hızlarda hareket eden sistemlere karşı hem savunma hem de taarruz çözümleri geliştirmek.
- Uzay ve Sensör Teknolojileri: Gözetleme, iletişim ve lazer tabanlı sistemlerin geleceği olarak görülen uzay teknolojilerinde, özellikle sensör ve lazer alanlarında yerli üretim kabiliyetinin artırılması hedefleniyor.
Türkiye’nin Tam Bağımsızlık Yolu
Bu teknolojilere yapılan vurgu, Türkiye’nin savunma sanayisinde yerli ve milli üretim kapasitesini en üst seviyeye çıkarma çabasını gösteriyor. Roketsan Genel Müdürü, yakıt, patlayıcı, güdüm, sinyal istihbaratı ve nanoteknoloji gibi alanlarda yeteneklerin sürekli geliştirilmesi gerektiğini dile getirdi. TAYFUN projesinin başarısı, bu stratejik alanlarda atılacak adımlara zemin hazırlarken, Türkiye’nin kendi silahını, füzesini ve radarını üretebilen bir ülke olarak küresel güvenlik dengelerindeki yerini sağlamlaştırmasına olanak tanıyor.
