Otomobil üreticisi Stellantis, gelişmiş sürücü yardım sistemleri (ADAS) geliştirme projelerinden çekiliyor. Yüksek maliyetler, teknik zorluklar ve belirsiz tüketici talebi, Peugeot, Citroen, Fiat, Opel, Jeep ve Dodge gibi popüler markaları çatısı altında bulunduran Stellantis’in bu kararı almasında etkili oldu.

ADAS Projelerinden Çekilme Kararının Sebepleri

Elektrikli araç alanında rakiplerinin gerisinde kalan otomobil üreticisi, otonom sürüş projelerini de sonlandırıyor. Konuya yakın üç kaynağın aktardığı bilgilere göre, Reuters bu haberi yüksek maliyetler, teknik zorluklar ve belirsiz tüketici talebinin etkisiyle şirketin aldığı karara dayandırıyor.

Şirket, yılın başında STLA AutoDrive 1.0 adını verdiği ilk Seviye 3 sürüş sistemini tanıtmıştı. Bu teknoloji, belirli durumlarda sürücünün saatte 60 km’ye kadar ellerini direksiyondan ve gözlerini yoldan çekmesine imkân tanıyordu. Ancak sistem, gerektiğinde sürücünün kontrolü tekrar devralmasını zorunlu kılıyordu.

STLA AutoDrive ile Sürüş Dışı Aktiviteler

Stellantis, basın açıklamasında STLA AutoDrive sistemi sayesinde sürücülerin film izleyebileceğini, e-postalarını kontrol edebileceğini, kitap okuyabileceğini veya manzarayı izleyerek sürüş dışı aktivitelerle meşgul olabileceğini belirtmişti. Sistem, adaptif hız sabitleyici ve şerit takip desteğini bir araya getirerek kısmi otonom sürüş sağlıyordu. Hatta AutoDrive 1.0 ile donatılan elektrikli Jeep Wagoneer S’in otoyolda kendi kendine ilerlediğini gösteren tanıtım videoları paylaşılmıştı.

Stellantis, Otonom Sürüş Geliştirme Projelerinden Çekiliyor

Tedarikçi Modeli ve Finansal Zorluklar

Gelen bilgilere göre Stellantis, bu teknolojiyi kendi bünyesinde geliştirmek yerine tedarikçilerden temin etmeyi tercih ediyor. Bu yöntem kısa vadede maliyetleri düşürse de, uzun vadede bazı dezavantajlar yaratabilir. Zira otomobil üreticileri ADAS sistemlerini kendi içlerinde geliştirdiğinde teknoloji üzerinde tam kontrol sağlıyor, güncellemeleri hızlı bir şekilde sunabiliyor ve donanım-yazılım entegrasyonunu daha etkin şekilde gerçekleştirebiliyor. 

Bu sistemleri geliştirmek ise oldukça yüksek maliyet gerektiriyor. Elektrikli araç projelerinde üreticiler milyarlarca dolar kayıp yaşarken, otonom sürüş teknolojilerini kârlı bir gelir modeli veya abonelik planı olmadan geliştirmek de önemli bir finansal yük oluşturuyor.

Tam Otonom Sürüşte Rekabet Riski

Tam otonom sürüş teknolojisi uzun zamandır hem teknoloji şirketlerinin hem de otomobil üreticilerinin öncelikli hedefi olsa da, uygulanması büyük zorluklar barındırıyor. Örneğin, 2020 yılında Uber, yüksek maliyetler ve teknik engeller nedeniyle robotaksi geliştirme planlarını iptal ederek ilgili bölümünü Aurora’ya devretmişti. Geçen yıl ise General Motors (GM), sürücüsüz bir Chevy Bolt EV’nin bir yayaya çarpıp sürüklemesi sonrası Cruise robotaksi operasyonlarını durdurmak zorunda kaldı. Bunun yerine GM, sürücülere yönelik otonom çözümler olan Super Cruise gibi sistemlere odaklanmayı tercih etti.

Bu gelişmeler, GM, Ford, Tesla ve diğer rakipler teknolojide hızla ilerlerken, Stellantis’in otonom sürüş yarışında geride kalma riskini artırıyor. Stellantis’in sürücüsüz araç teknolojilerinde kendi inovasyonunu geliştirme fırsatını kaçırmasına yol açabilir.

Cevap Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir